Dan Evins Puns

Anasını avradını elektiriğe %125 oranında zammmm geldi. Ekmek 3 tl, bi poğaça 4,50 ulan noluyor ya, bi kaos çıkması gerek bu sekilde gidemez abi, Fransa kadar olamadınız, kazakistan kadar olamadınız. Deliricem kimse birşey yapmıyor bi avuç peynir olmuş 50 tl ulan kafanızı kaldırın bas kaldırın savaşın, yav bakın lütfen bisi diyin susmayın kafanızı kaldırın etrafa bakın görün ne durumda oldunuzu, oldumuzu bi görün cesetler her yerde açlıktan ölen, borç dan ölen insanların cesetleri. Cennet gibi bi ülkede Cehennem'e tanık olduk. Hoşgeldin dünya senin evin tam bi cehennem desin.

31 çekmek için klozete oturuyorsun, ama kontrolsüz şekilde boşalmaya başlıyorsun. On postadan sonra endişelenmeye başlıyorsun. Elin yapış yapış ve döl kokuyor. Umutsuzca y*rrağının ucuna tuvalet kağıdı ile bariyer yapıyorsun, ama bu sadece taş4klarını acıtmaya başlıyor. Döl hızlanarak çıkmaya devam ediyor. 3 dakika oldu. Tuvaletin zemini döl ile doldu. Küvete boşalmaya çalışıyorsun ama çok hızlı şekilde yükseliyor. Sifonu çekmeyi deniyorsun. Ama sifonla inemeyecek kadar kalın bir katman oluştu. Dölün kaçmasını önlemek için banyonun kapısı kilitliyorsun. Dölden dolayı hava sıcaklaşmaya ve nemlenmeye başlıyor. Döl hızlanıyor. Kendi sperminde kayıp düşüyorsun. Döl 15 cm derinlikte zemini kaplamaya devam ediyor, neredeyse hala erekt halindeki döl borun kadar uzunlukta bir katman oluştu. Sırtının üzerinde dururken, yukarıya doğru posta atmaya başlıyorsun. Döl yüzüne damlamaya başlıyor, kendi dölün ile kendine facial yapıyorsun. Döl hızlanıyor. Kalkmaya çalışıyorsun ama dölün gücü seni aşağı çekmeye devam ediyor. Dizlerinin üzerine çıktın, döl çene seviyesine gelmiş. Boğulmayı önlemek için kapıyı açıyorsun. Döl seli sana Ekim 1930'daki tarihin en büyük selini hatırlatıyor, tek farkı su yerine döl olması. Döl hızlanıyor. 2 saat oldu. Karın ve çocukların baba sütünün içinde batarken korku içinde bağırıyorlar. En küçük çocuğun dölün altında kalıyor, gözyaşları aşağıdan belirgin duruyor ve yukarı doğru baloncuklar çıkıyor. Allah'a acını durdurması için yalvarıyorsun. Döl hızlanıyor. Dölün çıkmasını engellemek için y*rrağını sıkıyorsun. G*tünden akmaya başlıyorlar. Artık vazgeçiyorsun. Dölün gücü g*t deliğini yırtarak genişletiyor, fışkırarak akmaya devam ediyor. O kadar güçleniyor ki artık duvarı parçalayarak havaya doğru fırladın. Saatte 48 kilometre hızla havaya doğru yükseliyorsun. Artık kuş bakışı evini görüyorsun, tamamen beyaz. Komşun polisi arıyor. Döl gittikçe hızlanıyor. Yukarı çıkmaya devam ettikçe, polislerin evine doğru geldiğini görüyorsun. Silahlarını çıkarıyorlar ve hedef alıyorlar, ama döl onların gözlerine isabet ediyor ve onları kör ediyor. Artık 300 metre havadasın. TSK geldi. Helikopterleri etrafını sarıyor. Yüzlerce mermi vücudunu aynı anda parçalıyor, ama yinede bilincin açık halde. Testislerin ikinci bir beyin oluşturmuşlar. Döl hızlanıyor. 2 gün oldu. Vücudun yok olmuş halde delik deşik olduğu için, döl tüm ülkeye sıçrıyor. Ses bariyerini parçalıyorsun. Devlet savaş jetlerini seni yakalamaları için gönderiyor, ama döl birini yere fırlatı

O kocamandı.Hızlıydı,güçlüydü ve en kötüsü,Xelo'ya doğru yaklaşıyordu.Omzunda apoletiyle bu canavar,TSK'dan başkası değildi.Xelo'ya adım adım yaklaşıyordu.Xelo bir çığlık kopardı,ama sesi çıkmıyordu.Kendini savunmak için yumruk savurdu,ama kolları hareket etmiyordu.Korkuyordu Xelo,soğuk terler akıyordu alnından,ama kaçamıyordu,adım adım yaklaşıyordu sonuna.Bir anda yaptıklarını düşündü.Kaçak elektrik kullanmış,bölücü faaliyetlere katılmış,kaçakçılık yapmıştı.Ama artık pişmandı.Her şeye rağmen TSK Xelo'yu affedecek gibi değildi.Cebinden çıkardığı komando bıçağını Xelo'nun karnına haşince sapladı...

Xelo otobüste uyandı.Gördüklerinin rüya olduğunu anlayınca derin bir oh çekti.İş bulabilmek için Şırnak'tan,köyünden ayrılmış,İstanbul'a doğru gidiyordu.Yeni bir hayat kuracaktı.Yeni bir iş,yeni bir şehir,yeni insanlar.Yanında oturan kadına "Honfendi gurban acaba yaklaştıh mıyız?" diye sordu.Kadın hiçbir şey anlamamıştı,geçiştirmek için Xelo'ya "evet beyefendi" dedi ve önüne döndü.Mutluydu Xelo,insanlar kürt olduğu için onu dışlamıyordu,en azından Xelo öyle sanıyordu.Diğer kürtler gibi değildi Xelo,eşek sikmezdi,karşıydı hayvan istismarına.Libidosu yükselince,Xelo'nun deyimiyle "zikki galhınca" gidip bir ağaca sürtünürdü,işte böyle duyarlıydı Xelo..

Otobüs sonunda Gebze Terminaline yanaşmıştı,Xelo leblebiyle dolu yolluğunu aldı ve otobüsten inerek muavini beklemeye başladı.Muavin otobüsten indi ve çantasını Xelo'ya teslim etti.Gelmişti İstanbul'a Xelo,kurtulmuştu köy hayatından,uzaklaşmıştı köy ahalisinden.Köyündeki insanlar ölmesini istiyordu Xelo'nun,büyük bir hata yapmıştı Xelo.Bin pişmandı ama artık.Önemli olan da buydu ya.Mahmut abisini aradı.Mahmut abi ona iş ve kalacak yer sağlamıştı.Xelo büyük bir minnet besliyordu Mahmut abisine..

Taksiye bindi Xelo,Mahmut abisi "Tuzla" diye bir yerden bahsetmişti.Tuzla'da tersanede çalışacaktı Xelo.İlk defa deniz görecekti,heyecanlıydı.Taksiciye gideceği yeri tarif ettikten sonra kafasını cama koyarak dışarıyı izlemeye başladı.Bir ayrı güzeldi İstanbul,Xelo'nun hayatında görmediği kadar güzeldi.Hayatında ilk defa Atatürk'e minnet duydu Xelo,böyle güzel bir yeri kurtardığı için.Şırnak hiç böyle değildi,büyülenmiş bir halde camdan dışarıyı seyretmeye devam etti.Aklına köyü geldi birden,can dostu Serhat geldi.Ölmüştü Serhat,hepsi Xelo'nun suçuydu.Bölücü fikirlere kapılmıştı Xelo,örgüte katılmıştı.Ama şuanda kalbinin her atışında pişmanlığı dibine kadar yaşıyordu Xelo,böyle güzel bir vatanı bölmeye çalıştığı için piş

Merhaba, sen her kimsen. Öncelikle bu videoyu izleyen insanlara şunu söyleyeyim, bu video sadece tek bir kişi için çekiliyor. Şimdi nerden girsem konuşmaya diye düşünüyorum. Bir iki gün önce kapım çalındı. Kapımı açtım böyle bi arkadaş biley uzattı bana böyle bir zarf ben de dedim hani bu nedir nerden geliyor kimdir diyene kadar bi baktım herif yok. Arkadaş bir anda fırladı kaçtı. Zarfın içinden bir kağıt çıktı böyle bir not. Ahan da bu bilmiyorum şu anda okuyabiliyor musunuz. Okuyamıyorsanız da ben sizin için okuyayım. “Sana Dead Space i oyna diye gönderdim”. Şimdi sapıklığın çok ciddi anlamda zirvesine ulaştığını bu arkadaşın öncelikle belirtmem gerekiyor. Neden? İlk başta ciddiye almadım. Bunu gördüm a dedim yine aynı manyak bu. Çok fazla takmadım açık konuşmak gerekirse hani bana dead soace i biri gönderdi demiştim ya kimin olduğunu bilmiyorum gönderici ismi yazmıyor vesayre cart curt falan filan dediğimi dead space izleyen arkadaşlar bilir. Dead space 2 den bahsediyorum bu arada. Bu aynı arkadaş mı gerçekten emin değilim ama bana aynıs aynı kişi gibi geldi. Gene aynı şekilde hiçbir gönderici bilmem ne falan filan yok. Sadece bir not dead space i sana oyna diye gönderdim. Arkadaş bildiğiniz atar yapmış ben kanala ara verdim diye. Neyse. Şimdi, bu olay hafife alınacak bir olay değil arkadaşlar. Çünkü birkaç şey oldu sadece değil. Bu kağıdı ilk başta ben şeye almadım ciddiye almadım. Umursamadım hani yani manyağın biri dedim hani şeylik yapıyo dalga geçiyor taşak geçiyor falan filan. Ama velakin bu buldum.mp4 denen videoyu görene kadar. Arkadaşım, şimdi öncelikle bu videoyu ç mm sana mm adıyorum. Mutlusundur umarım bu kadar manyakçasına benim peşimdeysen eğer. Şimdi öncelikle video linkini description a koyacağım bu sayede neden bahsettiğimi bilebilirsiniz. Manyağın biri beni takip ediyor. Bu buldum.mp4 videosunda da beni çeşitli yerlerde çekmiş evime dönerken, işten eve dönerken çekmiş beni. Yok işte şeye giriyorum bilmem ne falan filan. Şimdi bunun şöyle bir problemi var, şöyle bir noktası var problemli olan kısma geçeyim öncelikle. Benim adresimi şu anda bilen kimse yok. Eski adresimi de kimse bilmiyordu ama bu herif bana dead space 2 yi ulaştırmayı başardı. Şikayet etmedim açık konuşmak gerekirse işime geldi çünkü. Ya biri bana oyun hediye etmiş bu güzel bişeydi ilk başta güzel bişey olduğunu düşündüm. Hani bu adam benim adresimi nerden bildiğini takmadım kafaya önemsemedim. Bir şekilde bulmuştur göndermiştir dedim. Peki bu yeni adresimi nerden buld

Merhaba sevgili kopyamakarna halkı. Bu gün sizlere öğretici tarzında bir yazı hazırladım. Bu yazıda çoğunuzun mustarip olduğu bir konuyu ele alacağım. Ayrıca öyle bir anlatacağım ki en geri zekalınız bile anlayacak. Aslında bu apaçık bir şekilde grubun büyük bir çoğunluğunun sıkıntı hale getirdiği bir konu fakat bu konu hakkında GERÇEK bir öğretici içerik maalesef ki göremedim. İşte tam da bu yüzden sizinle bu yazıyı paylaşıyorum, umarım yardımcı olabilirim. İşte karşınızda Sevgili Nasıl Yapılır?

Evet dediğimiz gibi mala anlatır gibi anlatarak başlayalım. Öncelikle sevgili yapmak için neye ihtiyacımız var ona bir bakalım. Tabii ki bir KIZA değil mi? Daha ömründe kız görmemiş kişiler varsa aranızda, kız bulmak için öncelikle dışarı çıkmalısınız. Evet, bunu başardığınıza göre çevrenize bir göz atmalısınız. Yakınlarda elbet bir park vardır öyle değil mi? O halde oraya doğru yol alın. Parka başarılı bir şekilde ulaştığınızı ve çevrede birkaç kız olduğunu var sayıyorum. Bundan sonrasında ise gerçek mücadeleniz başlıyor.

İlk olarak çevrenize bir bakının, tıpkı bir şahin gibi her yeri tarayın. Ardından gözünüze bir kızı kestirin ve onu gözlemleyin, inanın bir kızı sadece 10 saniyelik bir gözlem içerisinde %40 tanırsınız. Böylelikle avınızın hareketlerinin size uygun olup olmadığını anlayabilirsiniz. Ardından geldik en önemli kısma, artık harekete geçme vakti çünkü.

İlk önce avınızın bir anda önüne çıkacak şekilde pozisyon alın. Bunu nasıl yapacağınız yaratıcılığınıza bağlı. Eğer yapamayacaksanız, avınıza sanki bir şey soracakmış gibi yaklaşın. Avınızın dibine girmeyin, unutmayın ki kızlar korkak ceylanlar gibidir üstlerine yavaşça ilerlemeniz gerekir. Ardından avınızın yakınına sorunsuz bir şekilde 4-5 metre girdiğinizi varsayıyorum. İşte en ama en kritik yer burası, ilk iletişim!

Az önce dediğim gibi, kızlar korkak ceylanlar gibidir. Ama unutmayın ki sizde onun avcısı bir aslansınız! O yüzden şimdi diyeceklerime harfiyen uymanız gerektiğini söylemem gerekli. Kız önünüzde ve büyük bir ihtimal sizi fark etti, eğer etmediyse boğazınızı temizleyerek bunu sağlayabilirsiniz. Göz gözesiniz ve ilk adımı bir avcı olarak sizin yapmanız gerekiyor. Kızın meraklı gözler ile baktığı dudaklarınızdan aynı şu sözler dökülsün. Ve küçük bir tavsiye, bunu söylerken sesli harflere vurgu yapın. ‘’Merhaba amına koduğumun doğurduğu’’ Bunu söyledikten sonra kızda size ‘’Ay bebeğim çok tatlısın’’ demeyecek elbette. Büyük bir ihtimal ile size birkaç kaba sözcük kullanarak kızışaca

PART 2

içeri girdiğimde ferhatın beklediğim kadar yakışıklı olmadığını gördüm. nedenini anlayamasam da buna biraz üzüldüm. ferhat gözlerimin dolduğunu görünce nedenini sordu. lafı değiştirmek için okan bayülgen'in sistem karşıtı durup da nasıl sistemin göbeğinde yer aldığından bahsettim. anlamsızca gülümsedi ve annemin odadan çıkmasını istedi. başbaşa kalmamız için elinden geleni yapmıştı. fakat onla olamayacağımızı uygun bir dille belirtmem gerekiyordu. bana biraz kendinden bahset deyince bunu fırsat bildim ve gay olmadığımı belirttim. yine gülümsedi.. bu adamda bir şeyler vardı. şükran teyze ya da mehmet amcayla bir ilgisi olabileceğini düşündüm. fakat ciddi olmam gerekiyordu. karşımda bir bilim insanı vardı. kardeşimin 12 yaşına gelmiş olmasına rağmen göğüslerinin neden gelişmediğini sordum. bunu neden merak ettiğimi sorunca ömer çelakılın saçlarından söz ederek lafı karıştırdım. bildiğiniz gibi arada böyle zekiliklerim vardır. daha sonra doktor çok ileri gitti. annenle ilgili ne düşünüyorsun? diye sorunca sanane annemden oç dedim ve kapıyı çarpıp koşarak uzaklaştım. salak annem arkamdan bağırarak koşturmaya başladı. ilişkilerinin açık vermesinden rahatsız olmuş olmalı. ben de diyorum babamın tokmakladığı yok yanan amını nasıl serinletiyor bu kadın?

not: babam ömer çelakıl'a boş değil.

o caddede bir park var gittim orda bir banka oturdum. annem peşimden geldi hemen. noldu evladım? dedim. şefkatli tavrından cesaret bulup anne madem bir ilişkin var neden bana bahsetmiyorsun? böyle şeyler tabi olucak, amın var, alımlısın dedim. sokağın ortasında rezillik çıkarttırma bana yürü eve diyor. merak etme annecim benim için önemli olan senin yalan söylememen dedim. sevecen tavrım onu rahatlatmış olmalı ki hiç cevap vermedi. eve gidene kadar konuşmadı. eve gidince sanırım psikiyatrdan kaçtığımı babama anlatmış. emektar oklavayla çıktı yukarı oç. hayır oklava, sopa, levye türü bir şey kullanmasa da dövebiliyor zaten beni. neden desteğe ihtiyaç duyuyor anlamıyorum. aç kapıyı dedi prensip gereği kuala lumpur'un nerenin başkenti olduğunu sordum. aç kapıyı siktirme kafanı diye bağırdı. fakat taviz veremezdim. hep böyle yapıyor amk sorumu cevaplamadan odaya girmeye çalışıyor. hala prensiplerime, ritüellerime saygı duymuyor. senin ecdanını sikiyim deyip uzaklaştı. insanın kendi ecdadına küfredebilmesi takdir edilesi bir durum. bu yüzden 1 saniye kapıyı açsam mı diye düşündüm fakat dayak yemeyi göze alamazdım.

not: babamın arabasındaki levyeden annemin haberi var m

I don't want to step on anybody's toes here, but the amount of non-dad jokes here in this subreddit really annoys me. First of all, dad jokes CAN be NSFW, it clearly says so in the sub rules. Secondly, it doesn't automatically make it a dad joke if it's from a conversation between you and your child. Most importantly, the jokes that your CHILDREN tell YOU are not dad jokes. The point of a dad joke is that it's so cheesy only a dad who's trying to be funny would make such a joke. That's it. They are stupid plays on words, lame puns and so on. There has to be a clever pun or wordplay for it to be considered a dad joke.

Again, to all the fellow dads, I apologise if I'm sounding too harsh. But I just needed to get it off my chest.

I guess the concept didn't work

Sene 2013 wat ile Amerika'da ki 2.ayim. Amerika hiçte beklediğim gibi değildi, sadece hayvan gibi çalışıyor biraz da dilimin gelişmesini umuyordum. Tek düze, sıkıcı bir 2 ayın sonunda artık Amerikan rüyasına dair tüm inancımı yitirmek uzereydim. O kadar bikmistim ki Amerika'dan, babaannemin tezek kokulu bazlamalarini bile özlemiştim.

Yine yorgun bir günün akşamında Taner isimli, doğma büyüme Türk Amerikan bir arkadasin barbekü partisine çagrildim. Taner arkadaşım değildi, çalıştığım yerde türk olduğumu öğrendikten sonra,halime acıyıp beni sosyalleşmem için çağırmıştı.

Çok uzatmama adına hızlı geçiyorum. 100 kilo 154 boylarında sarışın Emma ile tanıştım o partide.Kendime söz vermiştim, Amerika'da amcik sikmeden Türkiye'ye dönmemeye yeminliydim. Herneyse Emma ile o partide yakınlaşıp birbirlerimizin numaralarını almış ve cuma günü dışarda buluşmak için anlaşmıştık.

Emma, emmanin arkadaşı ve onun sevgilisi double date yapmak için bir bar da buluştuk. Muhabbet harika gidiyor, yüzlerce gramer hatası ve kırık İngilizce ile gayet sempatik görünüyor emmanin amcığın islandigini hissediyordum.

Neyse barda biraz takıldıktan sonra Emma hepimizi evine davet etti. Yolda giderken "ulan ben bunu ne sikerim varya bu gece" tarzı planlar yaparken. Birden gelen çişim ve bokumla irkildim. 3 koca bardak bira içmiştim ve heycanin da etkisiyle çiş ve bokum aynı anda saldırıya gecmisti. Neyse Emmanin stüdyo dairesine gelmiştik. 1 oda içersinde mutfak ve yaşam alanı iç iceydi. Onlar içeri geçip oturdukları anda müsade isteyip tuvalate gittim. Abartmıyorum, hayatımda gördüğüm en küçük tuvalet ile karşı karşıyaydim. Ulan acaba Emma buna nasıl sıçıyor diye düşünürken fermuarimi açıp işemeye çalıştım. Bilirsiniz öyle bir bokunuz gelirki siçmadan iseyemezsiniz. Bu yüzden, ayakta iseyemeyecegimin farkındaydım. Mecburen siçmamda gerekiyordu. Tam oturdum sıçacam, yarragiminin klozete sığmadığını farkettim. Benim çok çişim gelince yarrağım kalkar genelde. Herneyse yere dökmeden işeme imkanım yoktu.

Aklıma aptalca bir fikir geldi, küvete rahat rahat çömelip işeyecek, klozetede gidip sıçacaktım.Plan basit ve sorunsuz görünüyordu. Ta ki planı devreye sokana kadar.. Arkadaşlar eğilip işemeye başlamam ile götümden çıkan kütlenin küvetin tam ortasına düşmesi aynı zamanda vuku bulmuştu.

Ananı sikiyim! eyvah! demeye kalmadı, klozete doğru gitmek üzere ayağa kalkmıştim ki, ikinci bok kütlesi yine küvete düştü..

Koskoca amerikada ilk defa kendimi o kadar yalnız ve korkmuş hissetmiştim. Daha

Alot of great jokes get posted here! However just because you have a joke, doesn't mean it's a dad joke.

THIS IS NOT ABOUT NSFW, THIS IS ABOUT LONG JOKES, BLONDE JOKES, SEXUAL JOKES, KNOCK KNOCK JOKES, POLITICAL JOKES, ETC BEING POSTED IN A DAD JOKE SUB

Try telling these sexual jokes that get posted here, to your kid and see how your spouse likes it.. if that goes well, Try telling one of your friends kid about your sex life being like Coca cola, first it was normal, than light and now zero , and see if the parents are OK with you telling their kid the "dad joke"

I'm not even referencing the NSFW, I'm saying Dad jokes are corny, and sometimes painful, not sexual

So check out r/jokes for all types of jokes

r/unclejokes for dirty jokes

r/3amjokes for real weird and alot of OC

r/cleandadjokes If your really sick of seeing not dad jokes in r/dadjokes

Punchline !

Edit: this is not a post about NSFW , This is about jokes, knock knock jokes, blonde jokes, political jokes etc being posted in a dad joke sub

Edit 2: don't touch the thermostat

Do your worst!

Kırgızlar arasında oluşan Manas Destanı, bugün de bütün canlılığı ile devam etmektedir. Manas destanının 11 ile 12. yüzyıllar arasında meydana geldiği düşünülmektedir. Bu destanın ana kahramanı Manas da, tıpkı Oğuz Kağan destanının İslâmi rivayetindeki ve Satuk Buğra Han gibi İslamiyet'i yaymak için mücadele eden bir yiğittir. Böyle olmakla birlikte Manas destanında Müslümanlık öncesi Türk kültür, inanç ve kabullerinin tamamını sergilenmektedir. Bazı varyantları dört yüz bin mısra olan Manas destanı Türk-Bozkır medeniyetinin Kazak -Kırgız dairesinin kültür abidesi niteliğindedir.

Büyük Türkolog Wilhelm Radloff (1837-1918) bu destanla ilgili ilk derlemeyi, Kırgızistan'ın Tokmak şehri güneyindeki Sarı Bağış boyuna mensup bir Manasçıdan 1869'da yapmıştır. Radloff'un derlediği yedi bölümlük Manas Destanı, toplam 11 bin 454 mısradan oluşur. Fakat Manasçıların okuduğu dize sayısı, 16 bin mısra civarındadır. Bu yönüyle dünyanın en uzun destanıdır.

Kırgız Türklerinin ulusal kahramanı Manas'ın etrafında örgülenen Manas Destanı'nın ilk bölümünden itibaren; Manas'ın doğumu, daha beşikte iken konuşmaya başlaması, kâfirleri yeneceğini söylemesi, büyüyüp delikanlı olunca Çinlileri yenmesi, Müslüman yiğit Almanbet'le tanışıp, birlikle birçok savaşa girmeleri, Manas'ın evlenmesi, düşmanları tarafından iki defa öldürülmesine rağmen tekrar dirilmesi, Mekke'yi ziyaret ve Kâbe'yi tavaf etmesi, lirik bir üslupla anlatılır.

Manas Destanı'nın Bölümleri

1.Bölüm: Manas'ın Doğuşu

Radloff'un Kara Kırgızların Sarı Bağış boyuna mensup bir Manasçı'dan derlediği ilk bölümdeki (164 mısra) önemli noktalar şunlardır: Manas'ın soyu ve doğum yeri (m. 1-9); Çıyrıçı'nın (Manas'ın annesi) çocuğunun olmaması ve babası Cakıp Hanın bir çocuk vermesi için Tanrıya yalvarması (m.10-41); yeni doğan çocuğa Manas adının verilmesi ve çocuğun geleceği hakkında çeşitli kehanetlerde bulunulması (m. 42-65); beşikte konuşmaya başlayan Manas'ın kafirleri yeneceğini bildirmesi (m. 62-72); ileride iyi bir savaşçı olması için yetiştirilmek maksadıyla Cakıp Han tarafından Bakay Han'ın görevlendirilmesi (m. 73-148); Manas'ın çabucak büyüyüp yiğit bir delikanlı olması, Hokand ve Buhara'yı haraca bağlaması ve Kaşgar'da bulunan Çinlileri Turfan'a, Turfan'dakileri Aksu'ya sürmesi (m. 150-164).

2.Bölüm: Almambet'in Müslüman Olup Er Kökçö'yü Terk Etmesi ve Manas'a Katılması

İkinci bölüm 1862 mısradan oluşmaktadır. Bu bölüm kendi içinde de iki kısma ayrılır. Birinci kısım Almambet isimli kahramanın, d

How the hell am I suppose to know when it’s raining in Sweden?

Mathematical puns makes me number

Ants don’t even have the concept fathers, let alone a good dad joke. Keep r/ants out of my r/dadjokes.

But no, seriously. I understand rule 7 is great to have intelligent discussion, but sometimes it feels like 1 in 10 posts here is someone getting upset about the jokes on this sub. Let the mods deal with it, they regulate the sub.

-Çirkin isimleri değiştirirdi.
-Kendi işlerini kendi yapardı.
-Zikrullahı çokca yapardı.
-İri iri bağıra bağıra söylenen sözleri sevmezdi.
-Sesi kısa kısa, kimseyi taciz etmemek suretiyle alçak sesle konuşulmasını severdi.
-Sıcak yemeği hoş görmez, soğutun bunu derdi.
-Daima cemaat önde yürür kendisi arkada, yahut sağda veya solda yürürdü.
-Bazı insanlar lüzumu olmayan sorular sorduğunda bunu sevmezdi.
-Mescidde bazı insanlar şiddetli aksırır ondan hoşlanmazdı.
-Ayakkabının ne büyük ne de küçük olmasını isterdi, ayakkabının ayağa göre olmasını isterdi.
-Hayvanda, koyunlarda öd, sidiklik, zeker, hayalar, bez, kanı, böbrekler gibi şeylerin yenilmesini hoş görmezdi.
-Başlarına giydikleri şey (takke) beyaz Şam’da yapılmış bir baş giyeceği idi.
-Doğan çocuğun kulağına ihlas suresini okurdu.
-Miski bedenine ve başına sürer onun güzel koku olduğunu buyururdu.
-Yatağı hafif ve ince idi.
-Kokulardan amber de sürmüştür.
-Namaz kıldıktan sonra üç kere istiğfar ederdi.
-Namaz sırasında giydiği elbisenin düğmesi çözüktü.
-Sabah namazından sonra güneş çıkıncaya kadar uyumayı yasaklamıştır.
-Bir hastayı ziyaret ettiği zaman başucunda otururdu.
-Kendi eşyalarını bizzat kendileri taşırlardı.
-Müezzin Hayyeale’ssalah dediği vakit “La havle vela kuvvete illa billah” derdi.
-Cuma günü Cuma namazına gelmezden evvel, tırnaklarını keser, bıyıklarını kısaltırdı.
-Tufanda bir meyva getirildiği zaman “Allah’ım! Şu şehrimizede bize bereket ver. Ölçeğimizde ve ölçümüzde bereket üstüne bereket ver” der sonra o meyvayı yanında bulunan çocukların en küçüğüne verirdi.
-Daima en yumuşak ve tatlı yolla ikaz ederler ve irşadda bulunurdu.
-İnsanlara karşı olduğu gibi hayvanlara karşı da merhametliydi.
-Başının sağ kısmını göstererek berbere saçlarını kesmesini söylerdi.
-Dünya zevklerinden uzak olarak her şeyin azı ve basiti ile yetinirdi.
-Sabah namazını kılınca orada güneş iyice doğup, aydınlanıncaya kadar bağdaş kurup otururdu.
-Hapşırdığı zaman elini veya elbisesinin ucunu ağzına götürerek sesini kısar veyahut ağzını yumardı.
-Sefer esnasında gece konakladığı vakit sağ tarafına yaslanır.
-Eğer sabaha az bir zaman kala konaklarsa dirseğini dikip başı avucunda olduğu halde yaslanırdı.
-Geceleyin yataklarına girdikleri zaman sağ elini yanağının altına koyar sonra şöyle buyururdu: “Allah’ım! Mübarek ismin bereketiyle yaşarım ve yine ismin bereketiyle öleceğim.
-” Uykudan uyandıkları zaman da

They were cooked in Greece.

I'm surprised it hasn't decade.

Birkaç ay önce Bosna-Hersek'e gittim tatil için. Biliyorsunuz Boşnaklar müslüman ve sırf müslüman oldukları için 19.yy'dan bu yana ayrımcılık vs gördüler (daha önceleri osmanlı tarafından kayrıldıkları için bir nevi intikam olarak gördü bunu hristiyan slavlar).

Sırf Müslüman kimliğinden dolayı böyle şeylerle karşılaşmak insanlarda güçlü bir reaksiyon doğuruyor ve insanlar baskı görmelerinin sebebi olan kimliklerine daha sıkı sarılıyorlar (Avrupa'daki Türklerin daha dinci olmaları bu yüzden).

Boşnaklar, bundan dolayı dindarlaştılar hatta bugün bile radikal müslüman, çarşaflı sakallı dolaşan bir sürü boşnak var saraybosna'da. Ama ona rağmen Saraybosna'da duyduğum ezan, oldukça sakin ve kısık sesli, duyulabilen ama kesinlikle gürültü sınırını aşmayan ezanlardı. Kısık sesli olmasının yanı sıra aşırı uzun da değildi.

Neden Türkiye'nin her yerinde ezanlar böyle değil de en az 8 hoparlörden çalınmak zorunda? Gerçekten o kadar gürültülü ve uzun ki, gün içinde duymazdan gelmek mümkün değil. Neyi ispatlamaya çalışıyor diyanet?

Bir de sadece ezanla kalmıyor, perşembe akşamları 10 dakikaya yakın sela, cumaları namazdan önce hutbeyi tüm şehre dinlemeler, koronadan korunmak için selalar vs. kimse rahatsız olmuyor mu bu kadar gürültüden?

Ben müslüman biri olmamama rağmen ezanın okunması taraftarıyım, sonuçta bizim kültürümüzün büyük bir parçası. Ama bu kadar gürültülü olmaz, evin içinde bile konuştuklarımızı duyamaz hale geldik ki cami dibimde olmamasına rağmen.

Now that I listen to albums, I hardly ever leave the house.

He lost May

Two muffins are in an oven, one muffin looks at the other and says "is it just me, or is it hot in here?"

Then the other muffin says "AHH, TALKING MUFFIN!!!"

Don't you know a good pun is its own reword?

For context I'm a Refuse Driver (Garbage man) & today I was on food waste. After I'd tipped I was checking the wagon for any defects when I spotted a lone pea balanced on the lifts.

I said "hey look, an escaPEA"

No one near me but it didn't half make me laugh for a good hour or so!

Edit: I can't believe how much this has blown up. Thank you everyone I've had a blast reading through the replies 😂

It really does, I swear!

Saat sabah 6 da sürekli üst kattan Ezan sesleri geliyo birisi saat sabah 6 da ezan okumaya başlıyo sonra bir gün çok sinirlendim kim okuyo lan diye bağırdım sonra üst komşunun evine gittim anlattım niye Ezan okuyorsunuz durduk yere dedim adamlar kimse ezan okumuyo dedi bende biraz dinledim ezan sesi yok buranında üstü galiba dedim orayada sordum oradanda gelmiyo tüm katlara sordum yok kimsede ses yok sonra ben herhalde sesi kestiler ondan ses yok dedim evime girdim ev Cami gibi amk şimdide evde biri Kuran okumaya başladı Lan noluyooo!!! dedim yan binalardan geliyo belkide dedim sordum tüm mahalleye yok tek bizim evden geliyo ve artık saat 6 dan 8 e kadar Ezan ve Kuran okunuyo evde korkmaya başladım amk hala çözemedim evde ne olduğunu.

Köyde büyümüş. hayatı hayvancılık ile geçmiş , okuma yazma bilmez , iyi kalpli , 18'inde bi kız kaçırıp 5 erkek - 2 kız çocuğu yapmış. Türk filmlerindeki "iyi ve saf köylü" tiplemesi vardır ya. Iste onun tam karşılığı. Otur aksama kadar konuşur muhabbet edersin herşeyden dert yanan , hayat okulunu okumuş bi adam.

Yaşlı insanlar haber izlemeye her zaman ilgi duyarlar, 2 adet mal orda konuşur dedem de onları dinler.
Neyse..

Buna her akşam sıkılmasın diye televizyonu acardim fox da gösterilenleri. Oturur göz kırpmadan son heyecan ile sırıta sırıta izlerdi züt herif. Nasıl olsa ülke düşmanı bir kanal ya dede a haber açayım diyorum dinlemiyor tav oldum muallakye.

Bi haber felan olduğunda örneğin, Vize muhabbeti oldu 2 tane amerikalı oç ülkeye girememiş 30 dakika onun haberini yaptılar. Hemen başladı konuşmaya spiker eşliğinde "vay vay vay vay vay , aboo adamcağızlardan ne istediniz onlarda gelsin bizim ülkemize vah vah vah !!! Aha bak güvenlikler nası geri gönderiyor tüüh valla :( vah yav oğlum yazık oldu güzelim insanlara bu güzel ülkemizi görseydiler :((" dedi bana. Bende "he dede he" diyip geçiştirdim... kaç hafta olmuştu artık bıkkınlık gelmişti bana bunun fox tv izleme muhabbetlerinden.

Olay bir hafta önce oldu.. tv'de çok sevdiğim bi film yayınlanacaktı. Bilen bilir. Fox haberleri bir haberi 30 dakika verip ülkeyi eleştirdiği için amerika yanlısı orosbu cocukları 21.00'dan sonra felan anca bitiriyor yayını, benim dizide 20:00 da yayınlıyor.. Akşam yemeği yedik bi önce topluca , sonra annem babam biz amcanlara misafirliğe gidiyoruz diyip kalktılar..

Evde benle dedem yanlız kaldık. Neyse saat 19.50 civarlarıydı. Ben geçtim içeri açtım tv'yi uzandım koltuğa. Film 20.10 gibi başlayacak. Bu dıbına kodugum da tuvaleti sıçıp sıvazladıktan sonra damladı odaya. "Eeehh" diyip oturdu yavaşça koltuğa.. göbeğini felan sıvazliyor dıbına kodumun keltoşu.

Neyse biraz geçti öyle zaman. yemekden sonra sindirdik ikimizde iyice saat 20.05 falan oldu.. film başlayacak az kaldı sabırsızlıkla bekliyorum..

Bu muallak laf atti hemen "hele oğlum fox'a baksana bi başladı mı" dedi.. "dede başlamıştır ama bugün benim filmim var haberin olsun 2-3 dk izlersin en fazla" dedim. Bu totoş pek oralı olmayarak "aç oğlum" dedi. dıbına kodumun keli sinirlerimi bozmaya başlamıştı iyce dişlerimi sıktım.

Söyledim mi bilmiyorum ama haftalardir her akşam tv'yi esir alıp fox tv'yi izlemesi beni kizdirmıştı artık..

Neyse açtım Fox'u. Yine ülkeyi eleştiriyor tipini gibtigim yobazları. Dedem

And now I’m cannelloni

Ben 6 yaşındayken annem ve babam ayrılmıştı. Ve ben,ablamlar ve annem İstanbul'dan Mersin'e taşındık. Bu yüzden çocukluğum, ergenliğim ve gençliğim nerdeyse tamamen otobüslerde ve uzun yolculuklarda geçti.

Yine bu yolculaklardan birinde (Sanırım 10 11 yaşlarımda) otobüste bir filme denk geldim. Filmde bir çocuk ve 2 ablası bir malikeneye taşınıyo çünkü en büyük abla o evde hizmetçi olarak çalışmaya başlamış(?). Ana karakterimiz olan çocuk içine dönük ve asosyal ve arkadaşı yok. O da malikaneyi keşmetmeye başlıyor. Daha sonra bu zihinsel bir engeli ya da hastalığı olduğunu ve öldüğünü öğreniyor. Daha sonra bu ana karakter çocuk dedektifçilik oynamaya ve olayları araştırmaya başlıyo.

Ve şunları öğreniyor: -Kız zihinsel engelli ya da bir hastalığı var. Kız ölü -Kız, evin sahibinin ya manevi ya da gerçek kızı -Evin sahibi zamanında afrikada Blood Diamond olaylarına karışmış -Ülkeye dönerkende elmas getirmiş ama elmaslar kayıp -Evde bir polis var (Tam olarak ne yaptığını veya neden orda olduğunu hatırlamıyorum) -Evin sahibi aşırı yaşlı ve bu kızın adını söyleyince üzüntüden fenalışıyo ve hasthaneye kaldırılıyo -Ev sahibinin vazıfsız bir çocuğu var (?) ve elmasların peşinde

Filmin sonunda kızın ölüm sebebinin haplarıni almaması olduğu ortaya çıkıyo. Kız sıkıntılı olduğu için elmasları da avizeye saklamış ve avize taşı da sahte elmas olduğu için yıllarca anlasılmamış.

Film hakkında hatırladığım her şey bu. Şimdi diyebilirsiniz "Her boku hatırlıyosun neden hâlâ istiyosun?". Haklısınız ama bir anda aklıma geldi ve googlde 3 dilde aratmama rağmen çıkmadı. Eğer izleyen bilen veya duymuş varsa yardım ederse çok iyi olur şimdiden teşekkürler.

Not: Filmi 2014 civarı izledim sanırım emin değilim. Ama otobüs filmi olduğu için çıkış tarihinin 2014'e yakın olduğunu sanmıyorum.

Not: Emin olmadığım detaylarda "(?)" koydum ama tekrar söylüyorum küçüktüm ve hatırladığım kadarıyla 7 sene geçti o yüzden fazla emin değilim

Because she wanted to see the task manager.

But that’s comparing apples to oranges

sene 1998. yaş 12. aile dostlarımızdan biri, çocuğunun doğum günü partisine çağırdı beni ama partiye 2 saat kala falan, muhtemelen son saniye akıllarına geldim ve ayıp olmasın diye bizimkileri de arayıp sordular. ben de o güne kadar doğum günü partisine gitmiş değilim. parti diyorum çünkü benim için o bir "parti", doğum günü değil. doğum günü, çoğu doksanlar çocuğu gibi benim için de, zigon zehpa üzerinde ödev yaparken, "hadi kaldır bakalım defterlerini" denilerek, muzlu rulo pastanın üzerinde yanan mumların üflettirildiği bir atraksiyondu. şanslıysak hediye olarak "çekmece çikolata" alırdı babam. neyse, buradan başka garibanlık anısı çıkarmaya gerek yok, konumuza dönelim.

çocuğun ailesinin durumu da bir hayli iyiydi. ben daha arap atarisi ile oynarken, eleman bilgisayarda mario oynuyordu.

ilk doğum günü partim olduğu için çok heyecanlanmıştım, hemen anneme gidip, hediye almamız lazım dedim. cidden bu kadar gariban mıydık yoksa ailem mi beni hediye almaya götürmeye üşendi ya da zaman mı yoktu bilmiyorum ama annem evin içerisinde hediye olarak götürülebilecek şeyleri aramaya başladı. dolapları açıp kapatıyor, daha önceden hediye gelmiş borcamlara bakıyor, babamın kıbrıs'tan gelirken getirdiği rakı şişesine gözü ilişiyor, yeni aldığı havlulara bakıyor falan derken bunların hepsinin saçma olacağına inanmış olacak ki, benim kıyafetlerimin olduğu şifonyeri karıştırmaya başladı. çocukla da aynı yaştayız bu arada. neyse benim çekmeceleri kurcalarken, yeni alınmış, halen yapışkanlı etiketi üzerinde (muzların, mandalinaların üzerinde bulunan etiketler gibi) beyaz slip donlarımı buldu. bulur bulmaz da, sanki hayatın sırrını çözmüş gibi, "haaah, işte bu, en güzel hediye dondur" dedi. anne dedim, yapma dedim, etme dedim, dondan hediye mi olur dedim ama dinletemedim. o zaman hiç bir şey götürme diyerek beni tehdit etti, şimdiki aklım olsa don götüreceğime elim boş giderdim ama o zaman utanıyor insan işte. mecbur kabullenip, donları hediye olarak götürmeyi kabul ettim.

dedim bari bunlara paket yapalım ama evde paket kağıdı falan yok tabi. annem de sağolsun hemen bir kaç hafta önce, muhtemelen bir pazar günü alınmış, hürriyet gazetesinden bir iki sayfa ayırdı ve üç tane yepisyeni cillop gibi bembeyaz donu gazete kağıdına sarıp oradan da siyah tekel poşetine iliştirip elime tutuşturdu.

babam beni çocuğun evine bıraktı ve gitti. salona bir girdim içerisi hınca hınç dolu. çocuk zaten arı kolejine gidiyordu, tüm arkadaşlarını da çağırmış. bilenler bilir, vestel marka pla

And boy are my arms legs.

Put it on my bill

Heard they've been doing some shady business.

Merhaba, sen her kimsen. Öncelikle bu videoyu izleyen insanlara şunu söyleyeyim, bu video sadece tek bir kişi için çekiliyor. Şimdi nerden girsem konuşmaya diye düşünüyorum. Bir iki gün önce kapım çalındı. Kapımı açtım böyle bi arkadaş biley uzattı bana böyle bir zarf ben de dedim hani bu nedir nerden geliyor kimdir diyene kadar bi baktım herif yok. Arkadaş bir anda fırladı kaçtı. Zarfın içinden bir kağıt çıktı böyle bir not. Ahan da bu bilmiyorum şu anda okuyabiliyor musunuz. Okuyamıyorsanız da ben sizin için okuyayım. “Sana Dead Space i oyna diye gönderdim”. Şimdi sapıklığın çok ciddi anlamda zirvesine ulaştığını bu arkadaşın öncelikle belirtmem gerekiyor. Neden? İlk başta ciddiye almadım. Bunu gördüm a dedim yine aynı manyak bu. Çok fazla takmadım açık konuşmak gerekirse hani bana dead soace i biri gönderdi demiştim ya kimin olduğunu bilmiyorum gönderici ismi yazmıyor vesayre cart curt falan filan dediğimi dead space izleyen arkadaşlar bilir. Dead space 2 den bahsediyorum bu arada. Bu aynı arkadaş mı gerçekten emin değilim ama bana aynıs aynı kişi gibi geldi. Gene aynı şekilde hiçbir gönderici bilmem ne falan filan yok. Sadece bir not dead space i sana oyna diye gönderdim. Arkadaş bildiğiniz atar yapmış ben kanala ara verdim diye. Neyse. Şimdi, bu olay hafife alınacak bir olay değil arkadaşlar. Çünkü birkaç şey oldu sadece değil. Bu kağıdı ilk başta ben şeye almadım ciddiye almadım. Umursamadım hani yani manyağın biri dedim hani şeylik yapıyo dalga geçiyor taşak geçiyor falan filan. Ama velakin bu buldum.mp4 denen videoyu görene kadar. Arkadaşım, şimdi öncelikle bu videoyu ç mm sana mm adıyorum. Mutlusundur umarım bu kadar manyakçasına benim peşimdeysen eğer. Şimdi öncelikle video linkini description a koyacağım bu sayede neden bahsettiğimi bilebilirsiniz. Manyağın biri beni takip ediyor. Bu buldum.mp4 videosunda da beni çeşitli yerlerde çekmiş evime dönerken, işten eve dönerken çekmiş beni. Yok işte şeye giriyorum bilmem ne falan filan. Şimdi bunun şöyle bir problemi var, şöyle bir noktası var problemli olan kısma geçeyim öncelikle. Benim adresimi şu anda bilen kimse yok. Eski adresimi de kimse bilmiyordu ama bu herif bana dead space 2 yi ulaştırmayı başardı. Şikayet etmedim açık konuşmak gerekirse işime geldi çünkü. Ya biri bana oyun hediye etmiş bu güzel bişeydi ilk başta güzel bişey olduğunu düşündüm. Hani bu adam benim adresimi nerden bildiğini takmadım kafaya önemsemedim. Bir şekilde bulmuştur göndermiştir dedim. Peki bu yeni adresimi nerden buldu