A list of puns related to "Abdal"
https://preview.redd.it/z9lzjffnes971.jpg?width=780&format=pjpg&auto=webp&s=3ad359afd6388f8ee660c60b88138ed35b3830bb
Pir Sultan Abdal, idam edileceği dar ağacına doğru yürürken Hızır Paşa emir verir: "Herkes Pir Sultan'ı taşlasın, taş atmayanın boynu uçurulacak bilsin." Uğruna mücadele ettiği halk, Pir Sultan'ı taşlamaya başlar. Taşlar Pir Sultan'a kadar gelmekte, ama ona değmeden yere düşmektedir. Pir'in musahibi Ali Baba, taş atmasa da can korkusundan Pir'e bir gül atar. Gül Pir'e değer ve yaralar. Al kanlar akar Pir'in bedeninden. Can dostunun bu hareketinden incinen Pir'in dudaklarından şu nefes dökülür:
Şu kanlı zalımın ettiği işler,
Garip bülbül gibi zaralar beni.
Yağmur gibi yağar başıma taşlar,
İlle dostun bir fiskesi yaralar beni.
Dar günümde dost düşmanım belloldu.
Bir derdim var idi, şimdi elloldu.
Ecel fermanı boynuma takıldı.
Gerek asa, gerek vuralar beni.
Pir Sultan Abdal'ım can göğe ağmaz.
Haktan emrolmazsa irahmet yağmaz.
Şu ellerin taşı hiç bana değmez.
İlle dostun bir tek gülü yareler beni.
Pir Sultan Abdal
Ramadan is a gorgeous chorus
repeated in a mist above glades of
green wheat bending in blue light
Ramadan meets itself coming in from
the rain with its face slick and shining
and sits at our table as it vanishes with all its
viands back into pure spirit set with
foaming golden goblets of Paradise
A warm breeze aromatic with jasmine
rises around our bodies as we
pass between miles of monotone graves on our
way to Eternity’s low doorway
A fountain appears in the middle of
everything and in its splashing music
proclaims exactly why we endure the
fast and how He will embrace us
on the other side in the
sweet exhaustion of our endurance
Scrolls of fire turn into waterfalls of
ice in the air all around us
each with our own particular wisdom
as the world sets like a planet under the
moon’s horizon of our lunar month
and we let its ribbons and streamers
go as it pursues its worldly parade
up to cliff-edge after cliff-edge of seemingly
unavoidable disaster
Ramadan has freed us and it’s for
us to remain in this concentrated
state now for Allah’s sake alone
eating the grapes of unity and sipping
its wine in every weather of
satisfaction with His
impeccable Decree
Kaygusuz Abdal ve Türkçe ;
Kaygusuz Abdal şiirinde tanrı ve Cebrail meleğin Türkçe konuştuğunu yazar.
"Türk dilin Tanrı buyurdı Cebrâil Türk dilince söylegil dur git digil
Türk dilince Cebrâil hey dur didi Durugel uçmagun terkin ur didi”
Kaygusuz Abdal'ın kullandığı ve bugün kullanılmayan, ya da anlamı değişmiş bir kaç sözcük;
Durugel-; ayağa kalkmak Dutıko-: tutmaya devam etmek İçegör ; içmeye devam etmek
Zehir (F.) - Agu "Minnet odına düşdi ki yandı Bu aguya barmagın bananlar"
Hayır duası,Minnet(Ar.) - Alkış Lanet(Ar.),Beddua(F.+Ar.) - Kargış "Ya alkışda bulınasız ya da kargışda."
Temiz(Ar.),Saf(F.) "Işkun mekânı sıdk ile bir arı gönüldür"
Fayda(Ar.) - Assı "Baŋa assı gerek ziyān gerekmez"
Hayvan(Ar.) - Ilkı "Marifetsüz ılkıyam..."
Sabah(Ar.) - İrte "Ne irte var ne gice"
Sahip(Ar.) - İssi "Ol lütuf issi kân-ı kerem öz kereminden"
Kuz (Güney görmeyen yer) "Güneyi kuz eylemegil Bu sözi yüz eylemegil"
Mundak (Bunun gibi) "Bülbülem gülşen içinde sözi mundak söylerem"
Ateş(F.) - Od "Minnet odına düşdi ki yandı"
Dikkat(Ar.) - Sak "Kulagı nice sak didi"
Sınık (kırık) "Yapmaya gönül sınugın işi mi‟mârlıg ola"
Hasta(F.) - Sökel "Bu dünyā mülki şahsı sökel eyler"
Taşra (dışarı) "Hakkı ko gayrıyı taşra sür"
Ugru (Hırsız) "Gönlümün ugrusı „ayyârum kanı"
Beninle-: Panik olmak "Âdemsin anla hâlüni belinleme hayâlünden"
Kakımak - pişman olmak, darılmak "Kakıvirdüm dümbedek"
Kuç (kucaklamak) "Ak kolların baglayuban kuçdugı"
Tapşurmak - teslim etmek "Tapşurdun ise „ışka dahı hîç lisânun yok"
Dr. Ögr. Üye. Emine Atmaca, Kaygusuz Abdal Divanı'nda Eski Türkçe İzler, Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, Cilt : 7 Sayı : 16 Sayfa: 466 - 506 Mart 2019 Türkiye
Please note that this site uses cookies to personalise content and adverts, to provide social media features, and to analyse web traffic. Click here for more information.